Su Ayak İzi

Su Ayak İzi

İlk kez 2002 yılında ortaya atılan Su Ayak İzi kavramı, doğrudan tüketilen sudan çok daha fazlasını ifade ediyor. Yeme, içme, temizlik, kişisel bakım gibi ihtiyaçlarımız için kullandığımız su, buz dağının sadece görünen yüzü. Kullandığımız ürünler üretilirken hatırı sayılır miktarda su tüketiliyor. Sudaki ayak izimiz de tüm bu kriterler hesaba katılınca ortaya çıkıyor. 

Daha sonra biraz daha büyük çaplı düşünerek su ayak izimize ve doğa üzerindeki etkimize odaklanabiliriz. Kullandığımız ürünleri bilinçli seçerek, atıklarımızı geri dönüştürerek, sadece su değil enerji tasarrufuna da dikkat ederek; özetle sürdürülebilir bir hayat kurarak sudaki ayak izimizi azaltmak mümkün. 

Türkiye’de suyun yüzde 11’i sanayide, yüzde 15’i evlerde ve yüzde 74’ü tarımda kullanılıyor. Bu nedenle üretim ve tarımdaki verimlilik projelerine de özel önem vermek gerekiyor. 

Sanayide suyun verimli kullanılmasıysa, birbiriyle ilişkili pek çok sektörde tasarrufu tetikliyor. Su, üretimde en önemli girdilerden birini oluşturuyor. Bir sayfa kağıt üretmek için 10 litre su tüketiliyor. 500 gram plastiğin sudaki ayak iziyse tam 91 litre. Günlük hayatta kullandığımız hiçbir ürün yok ki, üretiminde su kullanılmamış olsun. İşte tüm bu nedenlerden dolayı, üretimde suyun sürdürülebilir kullanımına dikkat etmek gerekiyor.

Su ayak izi tatlı su kullanımının bir göstergesidir. Yalnızca üretici veya tüketici olarak kullandığımız suyu değil aynı zamanda dolaylı yollardan tükettiğimiz su kullanımının da toplamıdır. Su ayak izinin yeşil, mavi ve gri olmak üzere 3 bileşeni vardır. Yeşil ve mavi renkler su tüketimini, gri su ise su üzerindeki kirliliği anlatır.